Cumhurbaşkanı ve bağımsız Cumhurbaşkanı adayı Tatar, Güney’deki silahlanma çabalarına dikkat çekti; Rum Yönetimi Lideri Hristodulidis’e “Boşuna hayal kurmayın” dedi:
Cumhurbaşkanı ve bağımsız Cumhurbaşkanı adayı Ersin Tatar, gündeme ilişkin değerlendirmede bulundu.
Güney Kıbrıs’ın son dönemde artan silahlanma çabalarına işaret eden Tatar, Rum Yönetimi Lideri Nikos Hristodulidis’i kast ederek “Silah deposundan hukuk nutukları atıyor.” dedi.
“Hristodulidis, hukuku ağzına almadan, Güney’i silah deposuna çevirmekten vazgeçsin.” diyen Tatar, Hristodulidis’in, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Doğu Akdeniz’deki ittifaklara ilişkin açıklamalarına verdiği tepkiyi de “Pişkinlik.” olarak nitelendirdi.
Tatar, Rum liderliğinin 1963’te Kıbrıs Türk ortağını silah zoruyla yönetimden atarak 1960 Ortaklık Cumhuriyeti’ni gasp ettiğini, bugün ise kalkıp uluslararası hukuk dersi vermeye kalktığını belirtirken; Hristodulidis’in “Türkiye, davranışlarıyla kendini dışlıyor.” ifadesini ‘kibirli, ikiyüzlü ve tarihi gerçeklerden tamamen kopuk’ bir açıklama olarak niteledi.
“Türkiye, Doğu Akdeniz’in en güçlü devletidir. Kimse Türkiye’yi dışlayamaz. Kimse Kıbrıs Türk halkının iradesini yok sayamaz. Türkiye Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan’ın sözleri, Türkiye’nin sabrını da kararlılığını da anlatan yerinde bir uyarıdır. Bu bölgedeki dışlayıcı ittifakların hepsi Rum-Yunan-İsrail ekseninin çıkar oyunlarıdır. Bizi istememelerinin en önemli nedeni de bu oyunu bozduğumuz içindir.” ifadelerini kullanan Tatar, Rum yönetiminin son yıllarda hızla artan silahlanma faaliyetlerine de sert tepki gösterdi.
Tatar, “Rum tarafı bir yandan uluslararası hukuk ve barış çağrıları yaparken diğer taraftan milyarlarca dolarlık silah alımlarıyla adayı yeniden bir çatışma alanına çevirmektedir. Kıbrıs Türk halkı bu tehditlere asla boyun eğmeyeceği gibi Rum’un silahlanması sonunda sadece kendisine zarar verecektir.” şeklinde konuştu.
“3.5 milyar dolarlık silahlanma savaş projesidir”
Ersin Tatar, 2020-2025 yıllarında Rumların savunma ve silahlanmaya 3.5 milyar dolardan fazla kaynak ayırdığını, bu dönemde savunma bütçesinin neredeyse üçte bir oranında artışla 444 milyon eurodan 588 milyon euroya çıktığını hatırlattı. Tatar, “Bu rakamlar, Rum yönetiminin barıştan değil; silahlanmadan yana olduğunu göstermektedir. 5 yılda üçte bir oranında artan savunma harcamaları, saldırgan bir stratejinin ifadesidir. Bu adımların hiçbirini savunma gerekçesiyle açıklamak mümkün değildir.” dedi.
“Adayı yabancı güçlerin ileri karakoluna çevirdiler”
Ersin Tatar, Güney Kıbrıs’ın adeta bir silah deposuna dönüştüğünü vurgulayarak, şunları kaydetti:
Rum yönetimi Almanya’dan ENOK A.B. zırhlı araçlarını, İsrail’den SPIKE LR-2 tanksavar füzelerini, Fransa’dan AKERON MP tanksavar sistemleri, EXOCET gemisavar ve MISTRAL hava savunma füzelerini, Sırbistan’dan Tamnava çok namlulu roketatar sistemlerini satın almıştır. ABD ve Avrupa menşeli hafif silah alımları da sürmektedir. Bu tablo açıkça gösteriyor ki Rum tarafı savunma değil; saldırı hazırlığı içindedir.
Üstelik Mari’deki Florakis Deniz Üssü ile Baf’taki Andreas Papandreu Hava Üssü artık sadece Rum ordusuna değil; Amerikan, Fransız ve İsrail güçlerine de açık hale getirilmiştir. Kıbrıs’ın güneyi, bölge dışı güçlerin adeta ileri karakoluna dönüşmektedir.
“Hukuk çağrısı yaparken silah yığıyorlar”
Ersin Tatar, Rum yönetiminin uluslararası kamuoyuna sürekli ‘barıştan yana’ bir görüntü vermeye çalıştığını; ancak gerçekte silahlanma yarışına girdiğini belirterek, şu ifadeleri kullandı:
Rum tarafı bir yandan müzakere çağrıları yaparken, öte yandan milyarlarca dolarlık silah sistemleri satın almaktadır. Bu, en hafif tabiriyle ikiyüzlülüktür. Kıbrıs Türk halkı bu zihniyeti çok iyi tanır. Biz, bu adada nice zulümlere, nice saldırılara direndik. Bugün de aynı dirayetle ayaktayız.
“Kıbrıs Türk halkının iradesi her silahtan güçlüdür”
Ersin Tatar açıklamasında, Kıbrıs Türk halkının güvenliğini tehlikeye atacak hiçbir adımı sineye çekmeyeceklerini vurguladı. Tatar, “Kıbrıs Türk halkının iradesi, en gelişmiş silah sistemlerinden güçlüdür. 1960’larda üzerimize yağan kurşunları, 1974 öncesi toplu katliamları unutmadık. Bugün aynı zihniyet, farklı maskelerle yeniden karşımıza çıkmaktadır. Sözde Karpaz’ı alacağız yemini edenleri, bu zamanda hala Enosis çağrısı yapanları sosyal medyada görüyor ve onlar adına da utanıyoruz ama buradayız, varız ve var olmaya devam edeceğiz. Bu silahlanma boşuna. Bir karış toprak bile alamazsınız, boşuna hayal kurmayız.” dedi.
Tatar, Kıbrıs Türk halkının Türkiye Cumhuriyeti ile sarsılmaz bağlarına da dikkat çekerken; “Güvenliğimizin teminatı, Türkiye’nin garantörlüğü ve Kıbrıs Türk halkının egemen devletidir. Ne silahlar ve tehditler ne de diplomatik oyunlar bu gerçeği değiştirebilir.” şeklinde görüş belirtti.
“Çözüm tehdit altında değil; eşitlik temelinde olur”
Ersin Tatar, barışın ancak karşılıklı saygı ve egemen eşitlik temelinde mümkün olduğunu, şu ifadelerle vurguladı: Çözümden yanayız ama o çözüm, teslimiyetle değil; eşitlikle mümkündür. Müzakereye açığız ama o müzakere, silahların gölgesinde değil; halkların özgür iradesiyle ve eşit statü zemininde yapılır.
Rum yönetimi gerçekten çözüm istiyorsa, bu silahlanma sevdasından ve adayı yabancı güçlerin oyun sahasına çevirmekten vazgeçmelidir.
“Kimse Kıbrıs Türkü’nü dışlayamaz ve hakkını gasp edemez”
Ersin Tatar, açıklamasını, Kıbrıs Türkü’nü kimsenin dışlayamayacağı ve Türkiye olmadan hiçbir bölgesel denklemin de kurulamayacağı gerçeğini vurgulayarak tamamladı; şu ifadeleri kullandı:
Bu coğrafyada Türkiyesiz hiçbir denklem kurulamaz ve kimse Kıbrıs Türk halkını dışlayamaz, hakkını gasp edemez. Türkiye Cumhuriyeti’nin Doğu Akdeniz’deki varlığı, bu bölgedeki barışın, güvenliğin ve hakkaniyetin teminatıdır. Kıbrıs Türk halkı, Türkiye ile omuz omuza aynı hedef için yürümektedir.
Bu hedef, devletimizin geleceğe taşınması ve adaletin yani özden gelen haklarımız egemen eşitlikle eşit uluslararası statümüzün teyididir. Rum tarafı hala geçmişin hayalleriyle oyalanmaktadır, biz ise kararlılıkla bu adanın geleceğini sağlam temeller üzerine kuruyoruz.