Erhürman, “Cumhurbaşkanlığı'nın işi sadece müzakereleri yürütmek değildir,” diyerek başladığı konuşmasında, toplumu ilgilendiren her konunun bu makama taşınacağını ifade etti:
“Bugüne kadar hep ‘bu benim görev alanım değil’ diyerek sıyrılmaya çalıştılar. Ama biz, bu anlayışı kıracağız. Cumhurbaşkanlığı halkın evidir, halkın her sorunuyla ilgilenmek zorundadır. Eğitim, sağlık, trafik, ekonomi, genç işsizliği, yolsuzluk, usulsüzlük, adaletsizlik… Bunlar bizim de meselemiz olacak.”
“CUMHURBAŞKANLIĞI'NDA IŞIKLAR 24 SAAT YANACAK”
Tufan Erhürman, Cumhurbaşkanlığı’nı liyakatli kadrolarla donatacaklarını ve sadece sembolik bir makam olarak değil, aktif bir çözüm ve yönlendirme merkezi haline getireceklerini söyledi:
“Cumhurbaşkanlığı'nda partizanlık değil liyakat konuşacak. Hangi partiden olduğuna değil, ne bildiğine bakacağız. Gençlerin geri dönmek isteyeceği, yurt dışında kalanların umutla izlediği bir ülke için gece gündüz çalışacağız. Bu makamda ışıklar 24 saat yanacak.”
“REHAVETE YER YOK, BU YÜRÜYÜŞ HEPİMİZİN”
Konuşmasında seçime dair stratejik mesajlar da veren Erhürman, halkın artık değişim talep ettiğini, ancak hiçbir şekilde rehavete kapılmadan hareket edilmesi gerektiğini belirtti:
“Sokaklarda gözümüzün içine bakan insanlar var. ‘Bizi yalnız bırakmayın, artık bu gidişata dur deyin’ diyorlar. Artık bu mücadele sadece CTP’nin ya da belli bir kesimin değil; bu ülkeye inanan herkesin mücadelesidir. Rehavete yer yok, sandık günü kadar aktif olacağız.”
“BİZ BU ÜLKEYİ TERK ETMEYECEĞİZ”
Erhürman, konuşmasının sonunda Kıbrıs Türk halkının kendi yurdunda varlık mücadelesi verdiğini hatırlatarak, topraklarına olan bağlılığını şu sözlerle dile getirdi:“Kim ne derse desin, bu ülkenin sahibi biziz. Beşparmak Dağları bizimdir, Girne Limanı bizimdir, Karpaz’daki zeytin ağacı da, Mağusa’daki kale de bizimdir. Biz bu ülkeyi terk etmeyeceğiz. Yaşayacağız, üreteceğiz ve birlikte yöneteceğiz. Bu yol halkın yoludur.”