banner31
banner6

Hayat Pahalılığının Mikrosiyasal Etkileri: Ekonomik Gerçekliğin Siyaseti Yeniden şekillendirdiği Bir Dönemin Ekopolitik Analizi 

06 Aralık 2025 Cumartesi 09:42
17 Okunma
Hayat Pahalılığının Mikrosiyasal Etkileri: Ekonomik Gerçekliğin Siyaseti Yeniden şekillendirdiği Bir Dönemin Ekopolitik Analizi 

Değerli Okurlar

Ekonomik krizin toplumsal yaşamı kuşattığı dönemlerde siyaset, yalnızca kurumların rekabet ettiği bir alan olmaktan çıkar; bireyin gündelik hayatıyla doğrudan temas kuran bir gerçeklik haline gelir. Kuzey Kıbrısta bugün yaşanan ekonomik tablo tam da bu dönüşümü görünür kılmaktadır. Enflasyonist bir ekonomide, fiyat istikrarının sağlanamadığı ve yaşam maliyetinin her ay biraz daha arttığı bir yapı içinde, asgari ücret artık ekonomik olmaktan çok siyasal bir gösterge niteliği taşımaktadır.

Bu durum, siyaset bilimi literatürünün iyi bilinen bir gerçeğini doğrular.                     Ekonomi yönetilemediğinde siyaset, yönetemediği gerçeğiyle yüzleşmek zorunda kalır. Çünkü ekonomik göstergelerin bozulması, yalnızca makro düzeyde bir başarısızlık değil, aynı zamanda siyasal kapasitenin sınırlarının görünür hale gelmesidir. Bu yüzden asgari ücret, enflasyon ve hayat pahalılığı tartışmaları bugün birer teknik tartışma olmaktan çıkıp anlamı genişlemiş siyasal sembollere dönüşmüştür.

Siyaset bilimi açısından kritik olan nokta şudur.                                                       Ekonomideki her kırılma, toplumun siyasal yöneliminde bir kırılma yaratır.
Bu nedenle hayat pahalılı
ğının yarattığı baskıyı analiz etmek, aslında toplumsal siyasal davranışın temel dinamiklerini çözümlemektir.

Kuzey Kıbrıs’ın ekonomik gerçekliği, yönetimsel kapasitenin sınırlarıyla doğrudan ilişkilidir. Para politikasının bağımlı olduğu, mali disiplinin sürdürülemediği, üretim ekonomisinin güçlendirilmediği bir yapıda toplumsal refahın korunması mümkün değildir. Siyaset, ekonomik alan üzerindeki bu kontrol eksikliğini çoğu zaman asgari ücret artışlarıyla örtmeye çalışsa da, bu yaklaşım ekopolitik açıdan popülist bir yanılsamadan ibarettir.
Bir yönetim, ekonomik ba
şarısızlığın bedelini topluma yüklemeye başladığında, kriz artık ekonomik değil, siyasal karakter kazanmıştır.

Hayat pahalılığının mikrosiyasal etkisi tam da bu noktada ortaya çıkar.
Mikrosiyaset, bireyin gündelik ya
şam deneyiminin siyasal yönelimlerini nasıl şekillendirdiğini analiz eder. Kuzey Kıbrısta bugün market raflarındaki fiyat artışları, kira bedellerinin gelir düzeyini aşması, akaryakıt ve enerji maliyetlerinin temel yaşam harcamalarını zorlaması, bireyin siyasal algısını doğrudan dönüştürmektedir. Bu dönüşüm, teorik bir çıkarım değil; günlük hayatın siyasal psikolojiyi nasıl yeniden kurduğunun somut bir sonucudur.

Toplumun yaşadığı ekonomik gerçeklik, siyaset biliminin “devlet kapasitesi” olarak tanımladığı kavramı test eder. Devlet kapasitesinin zayıfladığı koşullarda siyasal güven azalır; siyasal güven azaldığında da toplumun mevcut yönetime dair rasyonel değerlendirmeleri yerini ekonomik kaygılara bırakır. Bugün seçmen davranışını belirleyen temel soru, Hangi parti hangi ideolojiyi savunuyor? değil, Kim hayatımı kolaylaştıracak? sorusudur.              Bu da ekonomik kırılganlığın siyasal rasyonaliteyi dönüştüren etkisini açık biçimde gösterir.

Ekopolitik perspektifinden bakıldığında, enflasyonun ve hayat pahalılığının uzun süreli etkileri yalnızca yoksullaşma değildir. Bu sorunlar, toplumun geleceğe yönelik beklentilerini zayıflatır, siyasal sisteme olan güvenini aşındırır ve gelecek tasavvurunu daraltır. Ekonomik güvensizlik, siyasal güvensizliğe; siyasal güvensizlik ise demokratik tercih kapasitesinin zayıflamasına yol açar. işte bu nedenle hayat pahalılığı, ekonomik bir olgu olmanın ötesine geçerek siyasal alanın belirleyicilerinden biri haline gelir.

Bugün asgari ücret tartışmalarının toplumda bu denli yankı bulmasının nedeni budur. Ücretin miktarı değil, ücretin toplumun yaşam standardıyla kurduğu ilişki siyasetin merkezinde durmaktadır. Asgari ücretin değersizleşmesi, devletin ekonomi yönetimindeki yetersizliği görünür kılarken; aynı zamanda toplumun siyasal yönelimini de dönüştüren bir mikrosiyasal momentum yaratır. Ekonominin günlük hayat üzerindeki etkisi arttıkça, siyaset mikro düzeye çekilir ve bireyin yaşam mücadelesi, makro siyasal tercihleri şekillendiren güçlü bir dinamik haline gelir.

Ekonomiyi Yönetemeyen Siyaset, Siyaseti Ekonomik Gerçekliğin Gölgesine Mahküm Eder.

Bugün Kuzey Kıbrıs’ta yaşanan ekonomik tablo, bir yönetim tercihi ve kapasitesi sorunu olarak karşımızdadır. Enflasyonun denetlenememesi, hayat pahalılığının ağırlaşması, ücretlerin erimesi ve toplumsal umudun zayıflaması; kendiliğinden gelişen süreçler değil, ekonomik yönetişimin eksikliğiyle doğrudan bağlantılı sonuçlardır.
Siyasi iktidar ekonomiyi yönetecek kapasiteyi ortaya koyamadı
ğında, siyaset toplumsal gerçeklik tarafından yönetilir.

Hayat pahalılığı ise bu gerçekliğin en görünür halidir. Ekonomik gerçeklik ile siyasal yönelim arasındaki bağ, bugün her zamankinden daha güçlüdür. Birey, geleceğini güvende hissetmediğinde siyasal tercihini ideolojik değil, ekonomik beklentileri üzerinden belirler. Bu nedenle hayat pahalılığı yalnızca bir yaşam maliyeti değil; toplumun siyasal davranışını şekillendiren temel bir faktördür.

Sonuç olarak, ekonomik istikrar sağlanmadıkça siyasal istikrarın kalıcı olması mümkün değildir. Yönetim, toplumun yaşam standardını iyileştirecek gerçek bir ekonomi politikası ortaya koymadıkça, her asgari ücret tartışması aynı kısır döngüyü yeniden üretecek; siyaset ekonomik gerçekliğin gölgesinde kalmaya devam edecektir.   

Mahmut Kanber                                                                                                                              Siyaset Bilimci  Yazar                                                                           [email protected]

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
banner14