banner31
banner6

Ünal Üstel: Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin tutuklama girişimleri hukuka aykırı ve düşmanca

Başbakan Ünal Üstel, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin Kuzey Kıbrıs'ta Rumlara ait eski mülkler üzerinden yeni bir tutuklama dalgası başlatma hazırlığında olduğuna ilişkin haberler üzerine yaptığı açıklamada, girişimlerin siyasi saiklerle yürütüldüğünü ve uluslararası hukuka aykırı olduğunu vurguladı.

30 Aralık 2025 Salı 12:31
9 Okunma
Ünal Üstel: Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin tutuklama girişimleri hukuka aykırı ve düşmanca

Başbakan Ünal Üstel, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti topraklarında yer alan ve mülkiyet meselesi devam eden taşınmazlar üzerinden başlatmaya hazırlandığı yeni tutuklama ve kovuşturma dalgasının, açıkça siyasi saiklerle yürütülen, hukuka aykırı ve düşmanca bir girişim olduğunu belirtti.

Rum Yönetimi’nin, 1960 Kurucu Antlaşmaları’nı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni ve uluslararası hukukun temel ilkelerini hiçe sayarak, Kıbrıs Türk halkını ekonomik, sosyal ve siyasi baskı altına almayı hedefleyen tehlikeli bir yol izlediğini ifade eden Üstel, bu uygulamaların ne hukukla ne de iyi niyetle izah edilebileceğini kaydetti.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin, kendi anayasal düzeni, yargı sistemi ve egemen yetkileri çerçevesinde hareket eden bağımsız bir devlet olduğunu vurgulayan Üstel, KKTC sınırları içerisinde gerçekleşen tüm hukuki ve ticari işlemlerin KKTC yasalarına tabi olduğunu belirtti. Güney Kıbrıs’ın bu alanı yok sayarak vatandaşları, üçüncü ülke vatandaşlarını, müteahhitleri, yatırımcıları ve hatta kendi vatandaşlarını dahi hedef alan tutuklama girişimlerinin yetki aşımı ve hukuki zorbalık olduğunu söyledi.

Özellikle yabancı uyrukluların Avrupa Birliği topraklarına girdiklerinde tutuklanma tehdidiyle karşı karşıya bırakılmasının, serbest dolaşım ilkesine ve Avrupa hukukuna açık bir darbe olduğunu belirten Üstel, bu durumun hukukun değil korkunun araçsallaştırıldığını gösterdiğini ifade etti.

Üstel, Fransa’da yaşanan son gelişmenin Rum tarafının iddialarının hukuki zemininin ne denli zayıf olduğunu bir kez daha ortaya koyduğunu belirterek, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin aradığı İran asıllı KKTC vatandaşı Behdad Jafari hakkında Fransız mahkemeleri tarafından verilen serbest bırakma kararına dikkat çekti. Bu kararın, Rum tarafının uluslararası platformlarda yürüttüğü sürecin ne kadar sorunlu ve dayanıksız olduğunu açıkça gösterdiğini kaydetti.

Fransız yargı makamlarının, Rum Yönetimi’nin iade talebini hukuken yetersiz bularak kabul etmediğini ifade eden Üstel, Avrupa hukukunda yerleşik içtihatlar ile mülkiyet konusundaki mevcut hukuki çerçevenin dikkate alındığını belirtti. Bu kararın, Rum tarafının Kuzey Kıbrıs’taki taşınmazlar üzerinden yürüttüğü tutuklama ve sindirme politikasının uluslararası yargı mercileri nezdinde dahi karşılık bulmadığının somut bir göstergesi olduğunu vurguladı.

Rum Yönetimi’nin Taşınmaz Mal Komisyonu’nu yok sayma çabalarının iyi niyetli olmadığını ifade eden Üstel, Taşınmaz Mal Komisyonu’nun Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından etkili bir iç hukuk yolu olarak kabul edildiğini hatırlattı. Buna rağmen Rum tarafının, kendi siyasi hedefleri doğrultusunda bu gerçeği görmezden geldiğini ve hukuki çözümleri sabote ettiğini kaydetti.

Bu saldırgan ve tek taraflı tutumun, Kıbrıs’ta zaten kırılgan olan ortamı daha da zehirlediğini, çözüm umutlarını baltaladığını ve iki halk arasındaki güveni geri dönülmez şekilde zedelediğini ifade eden Üstel, Kıbrıs Türk halkının sahipsiz olmadığını vurguladı.

Türkiye ile tam bir uyum içerisinde, vatandaşların, yatırımcıların ve KKTC’de yasal zeminde faaliyet gösteren herkesin haklarını korumak için gerekli tüm siyasi, hukuki ve diplomatik adımların atılacağını belirten Üstel, Rum Yönetimi’ni bir kez daha aklıselime, uluslararası hukuka saygıya ve gerilimi tırmandıran bu tehlikeli politikalardan derhal vazgeçmeye davet etti.

Üstel, Kıbrıs’ta kalıcı bir çözümün tehdit, tutuklama ve sindirme politikalarıyla değil; egemen eşitlik temelinde, iki tarafın iradesine saygı gösterilerek mümkün olduğunu ifade ederek, bunun dışındaki her girişimin Kıbrıs Türk halkının haklı mücadelesine zarar veremeyeceğini, ancak adadaki bölünmüşlüğü daha da derinleştireceğini kaydetti.

Üstel'in tam açıklaması şöyle:

"Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti topraklarında yer alan ve mülkiyet meselesi devam eden taşınmazlar üzerinden başlatmaya hazırlandığı yeni tutuklama ve kovuşturma dalgası, açıkça siyasi saiklerle yürütülen, hukuka aykırı ve düşmanca bir girişimdir.

Rum Yönetimi, 1960 Kurucu Antlaşmaları’nı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni ve uluslararası hukukun temel ilkelerini hiçe sayarak, Kıbrıs Türk halkını ekonomik, sosyal ve siyasi baskı altına almayı hedefleyen tehlikeli bir yol izlemektedir. Bu uygulamalar ne hukukla ne de iyi niyetle izah edilebilir.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, kendi anayasal düzeni, yargı sistemi ve egemen yetkileri çerçevesinde hareket eden bağımsız bir devlettir. KKTC sınırları içerisinde gerçekleşen tüm hukuki ve ticari işlemler, KKTC yasalarına tabidir. Güney Kıbrıs’ın bu alanı yok sayarak vatandaşlarımızı, üçüncü ülke vatandaşlarını, müteahhitleri, yatırımcıları ve hatta kendi vatandaşlarını dahi hedef alan tutuklama girişimleri, yetki aşımıdır ve hukuki zorbalıktır.

Özellikle yabancı uyrukluların Avrupa Birliği topraklarına girdiklerinde tutuklanma tehdidiyle karşı karşıya bırakılması, serbest dolaşım ilkesine ve Avrupa hukukuna açık bir darbedir. Bu durum, hukukun değil korkunun araçsallaştırıldığını göstermektedir.

Bu noktada, Fransa’da yaşanan son gelişme Rum tarafının iddialarının hukuki zemininin ne denli zayıf olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin aradığı İran asıllı KKTC vatandaşı Behdad Jafari hakkında Fransız mahkemeleri tarafından verilen serbest bırakma kararı, Rum tarafının uluslararası platformlarda yürüttüğü bu sürecin ne kadar sorunlu ve dayanıksız olduğunu açıkça göstermiştir.

Fransız yargı makamları, Rum Yönetimi’nin iade talebini hukuken yetersiz bularak kabul etmemiş; Avrupa hukukunda yerleşik içtihatları ve mülkiyet konusundaki mevcut hukuki çerçeveyi dikkate almıştır. Bu karar, Rum tarafının Kuzey Kıbrıs’taki taşınmazlar üzerinden yürüttüğü tutuklama ve sindirme politikasının uluslararası yargı mercileri nezdinde dahi karşılık bulmadığının somut bir göstergesidir.

Rum Yönetimi’nin “Taşınmaz Mal Komisyonu’nu yok sayma” çabaları da iyi niyetli değildir. Taşınmaz Mal Komisyonu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından etkili bir iç hukuk yolu olarak kabul edilmiştir. Buna rağmen Rum tarafı, kendi siyasi hedefleri doğrultusunda bu gerçeği görmezden gelmekte ve hukuki çözümleri sabote etmektedir.

Buradan açıkça uyarıyoruz:

Bu saldırgan ve tek taraflı tutum, Kıbrıs’ta zaten kırılgan olan ortamı daha da zehirlemekte, çözüm umutlarını baltalamakta ve iki halk arasındaki güveni geri dönülmez şekilde zedelemektedir.

Kıbrıs Türk halkı sahipsiz değildir.

Anavatan Türkiye ile tam bir uyum içerisinde, vatandaşlarımızın, yatırımcılarımızın ve KKTC’de yasal zeminde faaliyet gösteren herkesin haklarını korumak için gerekli tüm siyasi, hukuki ve diplomatik adımlar atılacaktır.

Rum Yönetimi’ni bir kez daha aklıselime, uluslararası hukuka saygıya ve gerilimi tırmandıran bu tehlikeli politikalardan derhal vazgeçmeye davet ediyorum.

Kıbrıs’ta kalıcı bir çözüm, tehdit, tutuklama ve sindirme politikalarıyla değil; egemen eşitlik temelinde, iki tarafın iradesine saygı gösterilerek mümkündür. Bunun dışındaki her girişim, Kıbrıs Türk halkının haklı mücadelesine zarar veremez; ancak adadaki bölünmüşlüğü daha da derinleştirir."

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
banner14