Çalışanlarımız hizmetlerinin karşılığını almakta olup, maaşlarını zamanında tam ve eksiksiz almaya da devam edecektir.
Göreve atandığım günden başlayarak, şahsıma ait sosyal medya hesabımın arşivlerini karıştırarak sanki bir suç, bir yanlışlık varmış gibi medyaya servis yapanların niyetlerinin ne olduğu bugün daha iyi anlaşılmaktadır.
Sosyal medyamda paylaştığım her şey benim kişisel görüşlerim olduğunu, bunun ne Hükümet ne de Kurumun resmi politikaları olmadığını da herkes bilmelidir.
Sendika, AKSA 3 sözleşmesinin iptali yönünde çalışma yapılmasının beklentisi içindedir.
Her nasıl ki, Yönetim Kurulumuz, sendika ile yapılan toplu iş sözleşmesinin iptalini yapamaz, AKSA ile yapılan sözleşmenin iptalini yapabilmesi söz konusu değildir.
Bu ülkede kurumların devamlılığının esas olmasıyla birlikte aynı zamanda sözleşmelerin nasıl ve ne şekilde iptal edebileceği de hukuk sistemimizde bellidir.
Öyle kapıya beş kişi ile dayanarak bize verin de biz çalıştırabiliriz demekle olmuyor.
Kaldı ki bugün AKSA, bu ülkenin bir gerçeğidir ve varlığına da ihtiyaç duyulmaktadır.
Eğer AKSA’nın bugün üretimi olmasaydı, bu enerjinin Güney Kıbrıs’tan üç katına bir bedelle karşılama yoluna gidileceği de Sendikanın bilgisindedir.
Bunlar karşılıkları da milyarlarla ölçülemez…
Bu uygulama sendikanın savunduğu çalışanların işi idi. Biz bu arkadaşların sadece görev yerlerini değiştirdik, ısrarın nedenini anlamakta zorlanıyoruz.
Hani sendika ‘Ne oldukları belirsiz olan arkadaşlar görevlendirildi’ dedikleri arkadaşlar var ya bu arkadaşlar, tahsilat ile ödemeler arasında geçen süre için bankalara bir kuruş masraf ödemezken, tam tersi bir aylık sürede 16 milyon TL gecelik faiz girişi sağlamıştır.
Peki bu arkadaşlar yıllarca burada ne yapıyordu? Tek bir kuruş fayda sağlamışlarsa, bu gelirleri kim kullanıyordu? Bundan kim fayda sağlıyordu?
Bunların bilgilerini de halkımızla paylaşacağız.
Başbakanımız Ünal Üstel’in sayesinde Türkiye’nin, Anavatanımızın bize sürekli katkı koyan 2 güzide kuruluşuna, koydukları katkıları dahi göz ardı ederek, kuruma katkı koyan kişi ve kuruluşlara bu kadar kin ve nefretle saldırmalarının altında yatan siyaset değil de nedir?
Her seferinde sendikanın ‘Kurum Halkın malıdır’ söylemi, maalesef sadece söylemlerinden öteye gitmemektedir. Kurumu Malları, kendilerini de sahibi olarak görmektedirler.
Her zaman yanımızda olan Anavatanımızın o iki güzide Kurumunun bir tanesi yılda 13 milyon Dolar civarındaki navlun ücretlerini üstlenmiş, Kurumumuza 13 milyon Doların üstünde katkı koymaktadır.
Anavatanımızın diğer güzide kurumu yedi adet acil durum santralinin makinelerini, 6 milyon Euro değerinde santrallerin servis parçalarını ve 1.500.000 USD değerinde servis hizmetlerini üstlenmiş ve kuruma yaklaşık 140 milyon $ bir katkı sağlamaktadır.
Sendika bu iki güzide kuruma sürekli saldırmakla neyi murat ettiğini aslında anlaşılır gibi değildir ve bu aslında bu siyasetten de öte bir şeydir.
Bunlara şükretmeyecekseniz etmeyin. Teşekkür etmeyecekseniz etmeyin ama Allah aşkına o kurumlara saldırmayı, karalamayı da bırakın. Takdiri halkımızın hatırına bırakın artık.
Gayelerinin ne olduğunu biz biliyoruz. Bunları halkımız da bilsin diye söylüyoruz.
‘Yaklaşımımız tamamen duygusaldır’ diyorlar, çok doğrudur. Çünkü yapılanlar tamamen hissidir, Siyasidir, Mantığın kabul etmesi de mümkün değildir.
‘Hiçbir sendikal talebimiz yoktur’ diyorlar ya çok doğrudur yoktur. Peki neden yoktur hiç merak ettiniz mi?
Çünkü talep edebilecekleri bir şey kalmamıştır. Gereken her şey çalışan lehine yapılmıştır, yapılmaya da devam edilecektir.
Sendika, geçicilerin kadrolanmaları ile ilgi sahte kahramanlığa hiç soyunmasın, işe nasıl alınmışlarsa, kurum yönetimi aldığı gibi de kadrolayacaktır.
Bu iş, işten çıkarılsınlar diye mahkemeye baş vuran sendikaya kalmamıştır.
Sendika bu çalışanları siyasi emellerinde kullanmasaydı zaten çoktan kadrolanmış olacaklardı.
Kadrolanmayı bugün tartışmaya açmak herhalde bunu engellemekten öte bir şey değildir.
AKSA’dan sürekli şikâyet edip, toplumun korumacılığına soyunanların aslında kuruma da topluma da en büyük zararı veren kendileridir.
Kurumu kollamaya yönelik tek bir eylemi olmayan ama kurumu hem ekonomik olarak, hem de siyasi olarak kullanan da yine kendileridir.
Tabi ki bu sadece sendikanın değil, yıllarca kurumu yönetenlerin de aman bağırıp çağırmasınlar verin gitsin kurtulalım politikaları uygulayan yönetimlerin de suçudur.
Biz bunu yapmayacağız. Bizim birinci önceliğimizin Halkımız ve Kurumun menfaatleri olacağından hiç kimsenin kuşkusu olmasın.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.”