Eşitlik nedir?
Sıkça dile getirilen bir kavram ama uygulamaya geçirmeye geldiğinde hayatımızda yerini bulamıyor. Düşünün ki iki çocuk aynı sırada yan yana oturuyor. Aynı dersleri dinliyor, aynı ödevleri yapıyor. Ama biri pasaportunu kolayca alıp dünyayı dolaşabiliyor, burslara başvurabiliyor. Diğeri ise bu haklardan mahrum kalıyor, vize başvurusu yapamıyor, burs başvurusunu geçtim en temel haklarından biri olan eğitim hakkına dayanarak üniversite başvurusunda bile bulunamıyor.
Bu tabloya hâlâ “eşitlik” diyebilir miyiz?
Bugün Kuzey Kıbrıs’ta “karma evlilik” diye tanımlanan, yani farklı kökenlerden ve kimliklerden insanların yaptığı evliliklerin çocukları, işte tam da bu eşitsizliğin ortasında büyüyor. Vatandaşlık hakkı kimi zaman yıllarca bekletiliyor, kimi zaman doğrudan reddediliyor. Eğitimde ve sosyal hayatta ayrımcılık sıradan bir durum hâline geliyor. Çocuklar, sırf anne ve babalarının evlilik şekli farklı diye, eşitsiz bir geleceğe adım atıyor.
Sorunun temelinde, yasaların eksikliği ve devlet politikalarının ayrımcı tavrı yatıyor. Bir yanda “eşit yurttaşlık” söylemleri süregeliyor, öte yanda kimlik ve vatandaşlık başvuruları yıllarca sürüncemede bırakılıyor. Aileler hukukun koruyucu şemsiyesinden mahrum ediliyor. Kâğıt üzerinde var olan eşitlik, gündelik hayatta bir türlü gerçekleşmiyor.
Ama mesele yalnızca hukuk değil; aynı zamanda çok insani bir tarafı da var. Bir çocuk, sırf anne ve babası farklı kökenlerden geldiği için “öteki” hissettiğinde, ruhunda açılan yarayı hiçbir yasa kolay kolay kapatamaz. Aileler de toplumun yüklediği bu damgayı taşıyor; kurdukları aile “eksik” ya da “sorunlu” görülüyor. Oysa sevgi, evlilik ve çocuk yetiştirmek böylesi bir yük taşımamalı.
Eşitlik, sadece anayasada yazılı bir madde değil; her çocuğun doğduğu andan itibaren sahip olması gereken en temel haktır. Bugün karma evliliklerden doğan çocukların yaşadığı haksızlık, aslında hepimize yöneltilmiş bir vicdan sorusudur. Eğer bir çocuk geri bırakılıyorsa, toplum olarak hepimiz geride kalıyoruz.
Bu tablo değişebilir. Yasalar insan eliyle yazıldıysa, insan eliyle daha adil hâle getirilebilir. Toplumsal bakış açısı dönüşebiliyorsa, bu eşitsizlik de ortadan kalkabilir. Çünkü eşitlik ya herkes için vardır ya da hiç kimse için yoktur.
Şimdi bir kez daha düşünün…
Çocuklarımızın, anne ya da babalarının kökenine bakılmaksızın, aynı haklara sahip olabildiği bir dünya.
Eğitimini özgürce alabildiği, pasaportuna değil hayallerine sınır konulan bir dünya.
İşte o dünyayı mümkün kılmak bizim elimizde.
What is equality?
It’s easy to say the word, harder to live by it. Imagine this: your child walks through life with doors wide open. Citizenship, rights, opportunities all handed without question. But mine, though born and raised on the same land, is denied those same doors.
Can we really call that equality?
In Northern Cyprus, children of so-called “mixed marriages”(unions between people of different origins or identities) are being forced to live out this contradiction. Some are denied citizenship outright. Others face years of delays, endless bureaucracy, or rejection letters. Discrimination follows them into schools and into everyday life. Simply because their parents’ marriage is labeled “mixed,” these children grow up unequal.
Take something as basic as a passport. Your child may obtain one with ease, travel where they wish, and apply for scholarships at university. Mine, sitting beside yours in the same classroom, is turned back at a border crossing and locked out of opportunities. This isn’t just paperwork. It’s a lived reminder that some are deemed less deserving.
The root of the problem is not complicated. On one hand, politicians speak of “equal citizenship.” On the other, families are left in limbo by discriminatory laws and policies. Applications for identity and citizenship are stalled for years, sometimes outright rejected. Families are stripped of the law’s protective shield. Equality exists in speeches and constitutions, but not in daily life.
And yet, the legal side tells only half the story. The deeper wound is human. What happens when a child grows up believing they are second-class, marked as “the other” in their own classroom? What happens when parents see their family, built with love, treated as “incomplete” or “problematic”? No law can fully mend those scars.
Equality is not a decorative phrase in a constitution. It is a right every child must hold from the moment of birth. The injustices faced by children of mixed marriages are not theirs alone to carry they are a test of our collective conscience. If one child is pushed back because of who their parents are, then as a society we all fall behind.
But none of this is inevitable. Laws are written by people; people can change them. Attitudes evolve, and discriminatory policies can be dismantled. Equality is not selective. Either it exists for everyone, or it exists for no one. The choice is ours to make and our children are the ones who will live with the answer.
Now, imagine…
A world where our children have the same rights, no matter their parents’ origins.
A world where they can study freely, travel without borders, and be judged not by their bloodlines but by their dreams.
That world is possible if we choose to build it.