Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Ersin Tatar’ın New York’tan yapmış olduğu ve tüm siyasi partilere yönelttiği çağrıyı Demokrat Parti olarak tam anlamıyla destekliyoruz. Cumhurbaşkanımızın dile getirdiği üzere, iki devletli çözüm siyasetini teyit eden bir kararın Cumhuriyet Meclisi’nden geçmesi, milli davamızın en önemli adımlarından biri olacaktır.
Demokrat Parti, yeni yasama yılının açılmasıyla birlikte, koalisyon ortaklarımızla gerekli tüm adımları kararlılıkla atacaktır. Cumhurbaşkanımızın New York’taki Kıbrıs müzakerelerine yönelik yapıcı yaklaşımını takdir ediyor ; egemen eşitlik temelinde iki devletli çözüm vizyonunu güçlü bir şekilde destekliyoruz.
Bu bağlamda, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler 80. Genel Kurulu’nda yapmış olduğu tarihi konuşmaya özellikle dikkat çekmek istiyoruz . Sayın Erdoğan, açık bir şekilde federasyon görüşmelerinin sona erdiğini, federasyon zemininde müzakere döneminin artık geride kaldığını vurgulamış; Kıbrıs Türk halkının egemen eşitliğe dayalı iki devletli çözüm hakkını uluslararası toplumun gündemine taşımıştır. Bu net duruşu, Kıbrıs meselesinde yeni bir gerçeklik yaratmıştır . Bu vesileyle bir kez daha Sn . Erdoğan’a Kıbrıs Türk Halkı’nın sesi olduğu için kendilerine ayrıca teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Ne yazık ki, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, halen 1974’te Yunan cuntasının gerçekleştirdiği darbenin ve işgal girişiminin yol açtığı tarihi gerçekleri görmezden gelmekte; Türk halkına yönelik soykırım boyutuna ulaşan katliamları, toplu mezarları ve insanlık suçlarını unutmuş gibi davranmaktadır. 15 Temmuz 1974’te Kıbrıs’ı Yunanistan’a bağlama girişimi, Ada’nın hem Türk hem de Rum halkını uçuruma sürüklemiş , Türkiye Cumhuriyeti ise garantörlük hakları çerçevesinde meşru ve haklı müdahalesini gerçekleştirmiştir . Bugün Kıbrıs Adasında ateş kes durumunda barış ve huzur var ise Türkiye Cumhuriyeti sayesindedir .,
Barış ve istikrar için en büyük tehdit, Rum tarafının nefret ve düşmanlık üzerinden şekillenen eğilimlerini sürdürmesidir. Başta eğitim olmak üzere, toplumuna aşılamış olduğu tek taraflı zihniyeti acilen terk etmeli, komşuluk ve kardeşlik ilişkilerinin yeşermesine imkân tanımalıdır. Gelecek nesillere barış dolu bir ada bırakmak hepimizin görevidir.
Ancak bugün dahi, Kıbrıs Türk halkının medeni yaşamına, eğitimden turizme, ticaretten ihracata kadar her alanda izolasyon ve ambargolar uygulanmaktadır. Hellim ihracatı dahi Rum tarafının girişimleri ile engellenmeye çalışılmaktadır. Bu noktada, İslam dünyasının ve Orta Doğu’nun en güçlü ülkesi olan Türkiye Cumhuriyeti’ne büyük görevler düşmektedir.
Özellikle İslam İşbirliği Teşkilatı başta olmak üzere, KKTC’nin gözlemci üye olduğu tüm uluslararası platformlarda, Güney Kıbrıs’ın haksız girişimlerinin durdurulması için daha güçlü adımlar atılmalıdır. Orta Doğu ülkelerinin ve dost bildiğimiz devletlerin, KKTC üniversitelerini ve ticari faaliyetlerini engellemeye yönelik baskılara boyun eğmesi kabul edilemezdir.
Demokrat Parti olarak, garantör ülke Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte, başta Orta Doğu, Orta Asya ve Afrika ülkeleri olmak üzere, Avrupa Birliği düzeyinde de diplomatik temasların artırılması gerekmektedir . KKTC’nin haklı davasının dünyaya anlatılması, izolasyonların kaldırılması ve egemen eşitliğe dayalı iki devletli çözümün uluslararası zeminde yer bulması için kararlılıkla çalışmaya devam edeceğiz.
