banner31
banner6

Nadir İsmayılov yazdı: KKTC'de var olmak ya da olmamak seçimi

17 Ekim 2025 Cuma 10:09
19 Okunma
Nadir İsmayılov  yazdı: KKTC'de var olmak ya da olmamak seçimi

19 Ekim’de yapılacak seçimler, basit bir siyasi süreçten ibaret değildir; hem KKTC’nin geleceğini hem de Türk dünyasının Doğu Akdeniz’deki varlığının korunup korunamayacağını belirleyecek tarihî bir dönüm noktası olarak kayıtlara geçecektir

Son yıllarda, özellikle de Azerbaycan’ın beş yıl önce 44 günlük Vatan Savaşı’nda kazandığı tarihî zaferin ardından, Türk dünyası adeta bir şahlanış dönemine girmiştir. Tesadüf değildir ki, tam da bu zaferin ardından imzalanan Şuşa Beyannamesi ile Azerbaycan-Türkiye kardeşliği stratejik müttefikliğin en üst seviyesine yükselmiştir. Aynı zamanda, bu zaferden güç alan Türk dünyası, entegrasyon ve birlik sürecini yeni ve en verimli aşamaya taşımıştır.

12 Kasım 2021 tarihinde İstanbul’da düzenlenen Türk Dilli Devletler İşbirliği Konseyi’nin VIII. Zirvesinde Konsey’in adı Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) olarak değiştirilmiştir. Bu, yalnızca bir isim değişikliği değil, aynı zamanda Türk dünyasının yeni küresel süreçte öncü ve bütünleşmiş bir merkez hâline gelmesinin açık bir göstergesidir.

Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in ifade ettiği gibi, bugün Türk Devletleri Teşkilatı sadece bir iş birliği platformu değil, aynı zamanda ciddi jeopolitik merkezlerden biri olarak şekillenmektedir. Teşkilatın uluslararası alandaki itibarının artması memnuniyet vericidir. Ortak tarihimiz, etnik köklerimiz ve müşterek millî-manevî değerlerimiz bizleri tek bir aile gibi birleştirmektedir.

777 sandıkta toplam 218 bin 313 seçmen oy kullanabilecek

Bu noktada belirtmek gerekir ki, Türk dünyası bugün Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) örneğinde hem Kafkasya’da, hem Orta Asya’da, hem Avrupa’da hem de Doğu Akdeniz bölgesinde görünür hâle gelmiş, bir başka deyişle “söz sahibi” olmuştur.

Doğu Akdeniz demişken, buradaki varlığımızın anahtarı ve Türk dünyasının Doğu Akdeniz’e açılan kapısı olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC) iki gün sonra, 19 Ekim’de cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılacak. KKTC tarihinde dokuzuncu kez gerçekleştirilecek bu cumhurbaşkanlığı seçimi, birçok açıdan tarihî bir önem taşımaktadır. Buna birazdan değineceğiz; şimdilik seçimle ilgili bazı istatistikî verilere göz atalım.

Kıbrıs Türkleri 19 Ekim’de yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinde oy kullanmak üzere sandık başına gidecek. 2025–2030 yılları arasında görev yapacak cumhurbaşkanının belirleneceği bu seçimlerde, ülke genelinde kurulan 777 sandıkta toplam 218 bin 313 seçmen oy kullanabilecek. Eğer ilk turda mutlak çoğunluk sağlanamazsa, ikinci tur 26 Ekim tarihinde yapılacak.

9. seçimde 8 aday

KKTC Yüksek Seçim Kurulu (YSK), seçimlerde oy verme süresinin saat 08.00’de başlayıp 18.00’de sona ereceğini duyurdu.
KKTC tarihinin dokuzuncu cumhurbaşkanlığı seçiminde yarışacak aday sayısı ise 8 olarak açıklandı.

Bu isimler şunlardır:
Osman Zorba (Kıbrıs Sosyalist Partisi),
Tufan Erhürman (Cumhuriyetçi Türk Partisi),
Arif Salih Kırdağ (bağımsız),
Ahmet Boran (bağımsız),
Mehmet Hasgüler (bağımsız),
İbrahim Yazıcı (bağımsız),
Hüseyin Gürlek (bağımsız) ve
Ersin Tatar (bağımsız).

Tarihten bugüne KKTC Cumhurbaşkanları

Belirtmek gerekir ki, KKTC’de cumhurbaşkanlığı seçimleri doğrudan, genel oy hakkına dayalı ve gizli oy yöntemiyle gerçekleştirilmektedir.

1983 yılından günümüze görev yapmış olan cumhurbaşkanları, her biri dönemlerinin siyasi ruhunu ve Kıbrıs siyasetinin yönünü yansıtmıştır.

Rauf Denktaş (1983–2005) – Kurucu Cumhurbaşkanı olarak 22 yıl görevde bulunmuş, Kıbrıs müzakerelerinde Türk tarafının en güçlü lideri olarak tarihe geçmiştir. Ulusal davadan bir an olsun taviz vermemiştir.

Mehmet Ali Talat (2005–2010) – Çözüm odaklı bir siyaset çizgisi izlemiş, Annan Planı sonrasında yeni bir diplomatik dönemin temelini atmıştır. Ancak daha çok Avrupa yanlısı tutumuyla öne çıkmış, Türk dünyasına yakınlık konusunda mesafeli bir duruş sergilemiştir. Yazının müellifi olarak şahsen Sayın Talat’ın iktidarı döneminde KKTC’ye yaptığımız ziyarette bunu bizzat gözlemleme imkânımız olmuştu.

Derviş Eroğlu (2010–2015) – Daha çok milliyetçi ve millî köklere bağlı bir politika izlemiş, Türkiye ile yakın iş birliği içinde hareket etmiştir. Bağımsızlık mücadelesinin kahramanlarından biri olarak tanınmaktadır.

Mustafa Akıncı (2015–2020) – İki toplumlu federasyon fikrini savunmuş, Crans-Montana görüşmelerinde önemli bir rol oynamıştır. Ancak o da Türk dünyasıyla değil, daha çok Avrupa ile özdeşleşen bir lider olarak bilinir.

Ersin Tatar (2020–2025) – Türkiye ile tam bir uyum içinde iki devletli çözüm siyasetini öne çıkarmıştır. Merhum Rauf Denktaş’ın arzuladığı, ancak gerçekleştiremediği siyaseti hayata geçirmektedir. Türk dünyasına gönülden bağlı bir lider olan Ersin Tatar, federasyon defterinin artık kapandığını ve Kıbrıs Türk halkının devlet hakkının tanınmasından başka bir yol bulunmadığını açıkça ifade etmiştir. Ayrıca Ersin Tatar, Azerbaycan sevdalısı bir lider olarak da tanınmaktadır.

Kıbrıs Türkü uyanık olmalı

Bu seçimlerde bağımsız aday, mevcut devlet başkanı Ersin Tatar ile CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman favoriler olarak öne çıkıyor. Ancak bu, yalnızca iki adayın mücadelesi değildir; bu mücadele, bağımsız kalmakla yeniden Rum esaretine düşmek, özgür bir ülke olarak yaşamakla bir federasyon içinde eriyip gitmek, sıcak Türk ruhuyla soğuk Avrupa sevdası arasındaki tercihtir. Evet, doğru anladınız: birinci çizgiyi Ersin Tatar, ikinciyi ise Tufan Erhürman temsil ediyor.

Seçim öncesinde, Kıbrıslı kardeşlerimize —KKTC seçmenlerine— bir Kıbrıs sevdalısı ve KKTC’yi Azerbaycan kadar seven biri olarak gönülden seslenmek istiyorum. Bu çağrı niteliğindeki yazımda Tufan Erhürman hakkında uzun uzadıya konuşmak istemem; çünkü yaptığım gözlemler açıkça gösteriyor ki, Tufan Erhürman da tıpkı Mehmet Ali Talat ve Mustafa Akıncı gibi Türk dünyasından oldukça uzak bir siyasetçidir.

Ersin Tatar’a gelince… Ayrıntılı düşüncelere geçmeden önce, 4 Temmuz 2025 tarihinde kaleme aldığım “Dr. Fazıl Küçük – Rauf Denktaş – Ersin Tatar” başlıklı köşemden birkaç cümleyi hatırlatmak isterim:
“Nasıl ki bir dönem Dr. Fazıl Küçük ve Rauf Raif Denktaş, Kıbrıs Türkü’nün var olma mücadelesine önderlik ettiyse, bugün bu mücadelenin diplomatik zeminde devamı için Ersin Tatar aynı başarıyla liderlik etmektedir. Yani Ersin Tatar, bugünkü mücadelenin ön saflarındadır. O yalnızca bir lider değil, Dr. Fazıl Küçük ve Rauf Denktaş’ın mirasını taşıyan bir devamcıdır.”

Bilindiği üzere Ersin Tatar, Kıbrıs Türklerinin devlet kurma hakkının tanınması için ilk günden bu yana mücadele etmektedir. İki devletli çözüm politikası onun cumhurbaşkanlığı döneminde gündeme gelmiş, bizzat kendisi bu siyaseti uluslararası platformlarda müzakere masasına taşımıştır. 1968’den 2020’ye kadar sürdürülen federasyon modelinin hiçbir sonuç vermeyeceği gerçeği artık bütün çıplaklığıyla ortaya çıkmıştır.

Tam da Ersin Tatar’ın Türk dünyasıyla ilgili çabaları sayesinde, Azerbaycan dâhil birçok ülke KKTC ile ilişkilere kapı aralamış, KKTC Türk Devletleri Teşkilatı’na (TDT) gözlemci üye olarak kabul edilmiştir. En önemlisi, TDT’nin Gebele’de düzenlenen son zirvesine Ersin Tatar KKTC Cumhurbaşkanı sıfatıyla katılmıştır.

Sonuç olarak, Türkiye’nin desteği ve Ersin Tatar’ın benzersiz gayretleri sayesinde Türk dünyası artık KKTC’ye gönlünü açmıştır. Aynı zamanda Azerbaycan’ın ve Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in kararlı desteğiyle, KKTC Türk Devletleri Teşkilatı’ndaki yerini almaktadır.

İki devletli çözümü halkın %70’i destekliyor

Bütün bunları göz önünde bulundurursak, 19 Ekim’de yapılacak seçimin sadece basit bir siyasi süreç olmadığını; hem KKTC’nin gelecek kaderini hem de Türk dünyasının Doğu Akdeniz’deki varlığının korunup korunmayacağını belirleyecek tarihî bir tercih olarak kayda geçeceğini söyleyebiliriz. Şu an yapılan anketler, bu seçimde Türk dünyasına gönül vermiş, bağımsızlık ruhunu savunan çizginin galip geleceğine işaret ediyor.

Nitekim Başbakan Ünal Üstel’in medyaya verdiği röportaja göre halkın %70’i iki devletli çözüm ilkesini savunuyor. Başbakan’ın bu sözlerinden hareketle sonuçları tahmin etmek mümkün. Şöyle ki; iki devletli çözüm siyasetinin bir numaralı temsilcisi Cumhurbaşkanı Ersin Tatar olduğuna göre, seçmenin büyük bir çoğunluğunun ona oy vereceği öngörülebilir. Öte yandan Ulusal Birlik Partisi (UBP) ile birlikte Yeniden Doğuş Partisi (YDP) ve Demokrat Parti (DP) de Tatar’ı destekliyor.

Son olarak, bir kez daha KKTC’deki kardeşlerimize sesleniyorum.
 

19 Ekim’de sandığın başına gittiğinizde iyi, dikkatlice düşünün.

Düşünün ki, geçen yüzyılın 60–70’li yıllarında sizin başınıza gelen barbarlıklar bir daha yaşanmasın.
 

Ona oy verin ki, Kıbrıs Türkü bir daha kölelik, yok olma ya da imha tehlikesiyle karşılaşmasın.
 

Ona oy verin ki, KKTC TÜRK DÜNYASI’ndan kopmasın.
 

Ona oy verin ki, sizi özgür ve onurlu bir ülkenin yurttaşı olarak yarına taşıyabilsin.

Ve son olarak, “Kıbrıs’ın kuzeyinin AB’ye üye kabul edileceği masalları” ile KKTC seçmenini aldatmaya çalışan adaylara inanmayın. Çünkü KKTC Dışişleri Bakanı değerli dostumuz Tahsin Ertuğruloğlu’nun da belirttiği üzere, Avrupa Birliği’nin tutumuna göre adada yalnızca tek bir devlet tanınmaktadır; kuzeyin AB’ye girebilmesi için ise KKTC’nin kaldırılması gerekir.

Şimdi yazımı şu sözlerle noktalıyorum — değerli KKTC seçmeni, eğer ülkenin yok olmasını istemiyorsan, o hâlde bağımsızlığa, özgürlüğe “evet”, Kıbrıs Türkü’nün varlığına son verecek federasyona ise “hayır” de.

https://www.bayraqdar.info/2025/10/17/var-olmaq-yoxsa-yox-olmaq/

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
banner14