Ulusal Birlik Partisi’nin (UBP) Güzelyurt bölgesindeki etkili isimlerinden Cemal Redif, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’a güçlü bir destek mesajı verdi. Redif, Kıbrıs Türk halkının tarihsel mücadelesine dikkat çekerek, federasyon temelli çözüm arayışlarının Rum tarafının tavizsiz tutumu nedeniyle başarısız olduğunu vurguladı.
Redif açıklamasında şu ifadelere yer verdi;
1571’den beridir bu topraklarda varlığımızı sürdürüyoruz. Yakın zamana kadar adada Türk halkı nüfus olarak çoğunluktaydı.
Ancak 1878’den sonra izlenen Rum politikalarıyla Türkler azınlık durumuna düşürülmeye çalışıldı.
Buna rağmen Kıbrıs Türk halkı, milli şuuru hiç kaybetmeden, varlığını korumak için mücadele etti.
Bugün de aynı kararlılıkla, aynı milli şuurla yolumuza devam etmek zorundayız.
Çünkü nasıl ki Rum tarafı, “enosis” ve federasyon adı altındaki büyük ideallerine nesiller boyu vazgeçilmez bir politika olarak sahip çıkmışsa;
biz de Sayın Ersin Tatar’ın iki devletli çözüm vizyonuna milli şuurla sahip çıkmalıyız.
Bu sadece bir siyaset değil, halkımızın varlık mücadelesidir.
Kıbrıs Türk halkı olarak biz, tarihin acı sayfalarından geçerek bugünlere geldik.
1963’ten 1974’e kadar defalarca evlerimizden sürüldük, köylerimizden göç ettirildik.
Var olma mücadelemiz, bu topraklardaki kimliğimiz her seferinde sınandı.
2004’te Annan Planı referandumu geldi. Biz büyük bir umutla “evet” dedik, çözüm için elimizden ne geliyorsa yaptık.
Ancak Rum tarafı "hayır" dedi. Avrupa Birliği, Annan Planı’nın sonuçlarına rağmen Rumları “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin tamamının sahibi” sayarak üye yaptı – bu, mağdur olanın biz olduğunu bir kez daha gösterdi.
Mehmet Ali Talat’ın da açıkça söylediği gibi:
“Dervişin zikri neyse fikri de odur … (Hristofyas) çözüm istemiyor.”
Ayrıca, Talat 2008’de “Kıbrıs Rum halkının çözüme hazır olmadığı izlenimini edindiğini” söylemiştir.
Yani çözüm arayışlarının önündeki en büyük engelin Rum tarafının niyetsizliği olduğu net biçimde görülmüştür.
Mustafa Akıncı döneminde Crans Montana zirvesi sonrası ise şu ifadeleri kullanmıştır:
“Çözüm odaklı siyasetin erken aşamasıydı belki ama bu fırsat bir daha olmayabilir.”
Ayrıca “garanti içermeyen bir anlaşmaya Kıbrıs Türk’ünün referandumda ‘evet’ demeyeceğini” vurgulamış,
Rum tarafının taviz vermemesi nedeniyle sürecin çöktüğünü belirtmiştir.
Bugün geldiğimiz noktada federasyon arayışlarının, Annan Planı’ndan Crans Montana’ya kadar hep aynı duvara çarptığını görmekten başka bir şey yoktur.
Rum tarafı çözüm söylemlerini sürdürse de, esas irade ve somut tavır eksikliği sürekli olarak ortaya çıkmıştır.
Cumhurbaşkanımız Sayın Ersin Tatar bu gerçeklerden hareketle, iki devletli çözüm vizyonunu açıkça savunmaktadır.
O’nun da söylediği gibi:
“Kıbrıs’ta bir çözüm olacaksa iki eşit egemen devletin işbirliği ile olacak.”
Ve yine: “Kıbrıs’ta en gerçekçi çözüm 2 devletin egemen eşitliğine ve uluslararası statüsüne dayalı çözümdür.”
Ersin Tatar’ın savunduğu iki devletli çözüm; egemen eşitlik, tanınmış statü, garantilerin devamı ve Türkiye ile güçlü ilişkilerin korunmasıdır.
Federasyon adı altında bizden beklenen tavizlerin kabul edilemez olduğunu defalarca vurgulamıştır.
Değerli Kıbrıs Türk halkı, **bu bir vekil seçimi değildir; Kıbrıs Türk halkının cumhurbaşkanı seçimidir.**
Bu seçim, sadece hükümet programlarını değil, halkımızın geleceğini, devletimizin bağımsızlığını ve çocuklarımızın yarınlarını belirleyecek bir dönüm noktasıdır.
Meclis değişebilir, hükümetler değişebilir ama Cumhurbaşkanı’nın vizyonu, tüm halkın kaderini tayin eder.
Eldekini kaybetmeden kıymetini bilmeliyiz. Tarih bize gösterdi ki çözüm kelimesi, bazen umut gibi görünür;
ama eylem ve irade olmadan çözüm olmaz. Annan Planı’nda olmadı, Crans Montana’da olmadı.
Bu nedenle, KKTC’nin egemenliğini, özgürlüğünü, geleceğini savunan, garantilerin ve devletimizin teminatı olan ve Türkiye ile güçlü bağlar kuran bir lider olarak
Sayın Ersin Tatar’a bir dönem daha şans verilmesi artık bir milli görevdir.
Bizim için devlet, bayrak, irade ve özgürlük; bunlar pazarlık konusu değildir.
Varlığımızın, beka sorunumuzun teminatıdır.
Yaşasın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti.
Yaşasın Kıbrıs Türk halkı.