Kıbrıs, sadece bir ada değil; Akdeniz’in kalbinde stratejik bir kavşaktır. Tarih boyunca birçok güç bu topraklar üzerinde oyunlar oynamış, çıkar hesapları yapmıştır. Bizler, Kıbrıs Türkleri olarak varlığımızı, özgürlüğümüzü ve devletimizi korumak için ağır bedeller ödedik.

Bugün görüyoruz ki, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi dış aktörlerle yeni askeri iş birlikleri kurmakta, silahlanma yarışına girmektedir. Bu adımlar huzur ve barışa değil, gerginliğe ve huzursuzluğa hizmet etmektedir. Kıbrıs Türk halkı olarak her zaman huzur, hakkaniyetten ve sürdürülebilir çözümden yana olduk. Ancak şunu da açıkça ifade ediyorum: sürdürülebilir çözüm ve kalıcı sadece güçlülerin elinde kalıcı olur.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin güvenliği, Anavatan Türkiye’nin garantörlüğü ile teminat altındadır. Biz caydırıcı gücümüzü korurken, aynı zamanda uluslararası hukuk ve diplomasi zemininde mücadelemizi sürdüreceğiz. Rum tarafının tek taraflı silahlanma girişimlerini uluslararası topluma anlatacağız, adada kalıcı barış için çalışmaya devam edeceğiz.

Ama…

Değerli dava arkadaşlarım,

Kimse şunu unutmasın: Biz kalıcı barış istiyoruz diye asla güçsüz değiliz. Biz çözüm arıyoruz diye asla boyun eğmeyiz!

1974’te nasıl ki zincirlerimizi kırdıysak, bugün de yarın da kimse bu halkı esaret altına alamayacak.

Kıbrıs Türkü ne esir olur, ne geri çekilir, ne de bayrağını indirir!

Rum tarafı silah toplasın, dışarıdan destek alsın… Varsın olsun!

Onların silahı varsa, bizim varan sevgimiz ve imanımız var.

Onların dış desteği varsa, bizim Anavatanımız Türkiye Cumhuriyeti var.

Onların hesapları varsa, bizim kararlılığımız var!

Buradan haykırıyorum:

Yaşasın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti!

Yaşasın Anavatan Türkiye!

Varoluş mücadelemiz sürecek, milli davamız ve bayraklarımız dalgalanmaya devam edecektir