GENAR Araştırma Başkanı İhsan Aktaş, KKTC Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde son durumu AA Analiz için kaleme aldı.
***
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) varlığı Akdeniz jeopolitiği açısından oldukça önemlidir. Adadaki Rumlar, Yunanistan’da cunta rejimi iktidarda iken bugün İsrail’in Filistin’de yaptığı gibi, adadaki Türk varlığını katliam yoluyla ortadan kaldırmak istemişlerdi. Rumlar daha önce de denedikleri gibi köy basmak, evleri yakmak, masum Kıbrıs Türklerini her türlü işkenceyle adadan sürmek için harekete geçmişlerdi. Yunanistan’daki cunta rejiminden cesaret alan Rumlar 1974’te topyekûn katliama başlamışlardı. Kıbrıs’ta yaşayan kahraman Türkler, genciyle yaşlısıyla, kadınıyla çocuğuyla Türk Mukavemet Teşkilatı’nı (TMT) kurmuş ve adayı Rumlaştırmak isteyen cuntacılara karşı savaşmıştır. Bugün Kıbrıs’ta bu bağımsızlık ruhu halâ yaşamaktadır. Rum tarafının Avrupa Birliği’ne (AB) alınması, adaletsiz bir şekilde AB’nin gücünün çoğu zaman Türk tarafı üzerinde bir baskı kurmak için kullanılmasına yol açmıştır.
Tarih bilinci olan herkes bilir ki Batılı emperyalistlerin temel formasyonu değişmemiştir ve Türkler için hiçbir zaman hayırlı bir gelecek tasavvurları olmamıştır. Batılı devletlerin Rum tarafına gösterdiği tolerans, Türkler için başka hesaplara dönüşmekte ve Türkleri adadan çıkarma fikrinden vazgeçmeyeceklerini göstermektedir.
Aynı zamanda İsrail’in Kıbrıs’a olan ilgisi de dikkat çekicidir. Son iki yıldır Filistin’de katliam yapan İsrail’in en yakın müttefiki Kıbrıs Rum kesimi olmuştur. İsrail, her ne kadar dünyada etkin olmaya çalışsa da küçücük bir toprak parçasına sıkışmış bir devlettir. Kıbrıs Rum kesimini ise dünyaya açılan tek çıkış kapısı olarak görmektedir.
Bugünden sonra İsrail’le müttefik olan herkes kaybedecektir. Soykırım suçu Birleşmiş Milletler'de (BM) kabul edilmiş olup bu suçu sadece işleyenler değil, işlenmesine yardımcı olanlar da yargılanacaktır. Bundan sonra İsrail için dünya daha dar olacaktır.
Kıbrıs Türkleri şunu bilmelidir ki emperyalistler Kıbrıs’la ilgili amaçlarından vazgeçmiş değildir. Ellerine fırsat geçtiğinde 1974’te Kıbrıs’ta, 1990’larda Bosna’da ve bugün Gazze’de olduğu gibi soykırım yapmaktan geri durmayacaklardır. Nitekim Kıbrıs Türkleri de bu tehdidin farkındadır. Bir araştırma merkezi olarak Kıbrıs’ta yaptığımız çalışmalarda, Türk askerinin adada kalmasını isteyenlerin oranı yüzde 90’ların üzerindedir. 1974’te TMT'ye Anavatan’dan gelen destek, bugün Kıbrıs halkının adadaki sigortası hüviyetindedir.
Federasyon mu, iki devletli çözüm mü?
KKTC seçimleri üzerine yaptığımız bir araştırmada Kıbrıs’ın en önemli iki gündemini mercek altına aldık. Kıbrıs siyasetinde siyasi partilerin farklı konularda farklı tutumları vardır. Kıbrıs’ın en büyük iki partisi olan Ulusal Birlik Partisi (UBP) ve Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP), özellikle çözüm modelleri konusunda ayrışmaktadır. UBP, iki devletli çözümü savunurken; CTP daha çok federasyondan yana bir tutum sergilemektedir.
Kıbrıs seçimlerinde Cumhurbaşkanı adayı olan Ersin Tatar ve Tufan Erhürman için halka iki soru sorduk. Ersin Tatar, Kıbrıs’ın geleceği için iki devletli çözümü savunmaktadır. “Bunu destekliyor musunuz?” sorusuna seçmenin yüzde 58,9’u “Evet” yanıtını vermiştir. yüzde 41,1’lik bir kesim ise federasyonu desteklemektedir.
Grafik 1: İki Devletli Çözüm Desteği
Tufan Erhürman, Kıbrıs’ın geleceği için federasyonu çözüm olarak görmektedir. “Bunu destekliyor musunuz?” sorusuna Kıbrıs Türklerinin %41,2’si destek verirken, %58,8’i federasyona karşı olduğunu belirtmiştir.
Grafik 2: Federasyon Desteği (Tufan Erhürman)
Bir ülkede yapılan seçimlerde halkın günlük talepleri, ekonomi ve hizmet beklentileri elbette önemlidir. Vatandaşlar doğal olarak seçimlerde siyasi partilerden ve adaylardan bu konularda taleplerini dile getireceklerdir. Ancak Kıbrıs seçimlerinin kilit noktası, “Federasyon mu, iki devletli çözüm mü?” sorusu olacaktır. Seçim süreci yaklaştıkça bu konu daha çok tartışılacaktır.
Seçime giden yolda son anketler ne söylüyor?
Seçime giderken Ersin Tatar, Sağduyu Mutabakatı çerçevesinde UBP, Demokrat Parti (DP) ve Yeniden Doğuş Partisi (YDP) tarafından desteklenmektedir. Tufan Erhürman ise CTP ve Toplumcu Demokrasi Partisinin (TDP) desteğini almıştır.
"Bugün seçim olsa kime oy verirdiniz?" sorusunu sorduğumuzda KKTC halkında kararsızlığın yüksek olduğunu görüyoruz. Ersin Tatar yüzde 41,8, Tufan Erhürman ise yüzde 40,1 oy almaktadır ve seçimin sonucunu yüzde 14,9 olan kararsızlar belirleyecektir.
Bu süreçte her iki adayın da çeşitli vaatleri bulunmaktadır. Ersin Tatar, Türkiye’nin bölgesel bir güç olarak dünyada artan etkisinden istifade etmiş; bu çerçevede Türk Devletleri Teşkilatı'na (TDT) gözlemci üye sıfatıyla katılım sağlamıştır. Ayrıca, BM nezdinde Rum tarafıyla müzakerelerde bulunmuştur.
Adadaki Türk varlığı güç kazanıyor
Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, Kıbrıs meselesinin geleceğine dair, adil ve kalıcı bir çözümün ancak iki devletli bir yapı temelinde mümkün olacağını vurgulamıştır. Günümüzde Türkiye’nin uluslararası alandaki gücü ve etkisi her geçen gün artarken, Kıta Avrupası’nın yaklaşık 200 yıllık zenginliği ve siyasi üstünlüğü gerilemektedir. Rusya karşısında güvenlik zaafı yaşayan Avrupalı ülkeler, kendi güvenliklerini sağlama konusunda ciddi sıkıntılarla karşı karşıyadır. BM Genel Kurulu’nun ardından gerçekleşen ABD Başkanı Donald Trump’ın Filistin’le ilgili toplantısı ve özellikle Trump ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın görüşmesi, Avrupa jeopolitiğinde Türkiye'nin her geçen gün daha da güçlendiğini açıkça ortaya koymuştur.
Dünyanın stratejik açıdan en önemli konumlarından birinde yer alan Kıbrıs Adası, küresel gelişmelerden bağımsız değildir. Bu bağlamda, adadaki Türk varlığı da bu uluslararası konjonktürde daha da güç kazanmış durumdadır. Bu süreçten sonra hem ekonomik hem de stratejik açıdan adadaki Türklerin konumu daha güçlü ve daha güvende olacaktır. Bu da talep edilen iki devletli çözüm modelinin önünü açabilecek bir zemini beraberinde getirecektir.
Kıbrıs Türk siyasetinde önümüzdeki seçimlerin belirleyici gündemi, iki devletli çözüm ile federasyon arasında yaşanacak tartışmalardır. Araştırmalar göstermektedir ki halkın çoğunluğu iki devletli çözümden yana tercihini ortaya koymaktadır. Bu tablo, hem adadaki Türk halkının güvenlik algısını hem de Doğu Akdeniz’deki jeopolitik dengeleri doğrudan etkileyecektir. Kıbrıs Türkleri için asıl mesele, ulusal iradenin korunması ve bağımsızlık ruhunun yaşatılması olacaktır.